15 Nisan 2020 Çarşamba

Cemal Paşa'nın Mustafa Kemal Atatürk'e Mektubu


Cemal Paşa katledilmesinden 12 gün önce, Bakü-Tiflis yolunda, trende iken yazdığı, 9 Temmuz 1922 tarihli mektup;

‘’Sevgili kardaşım Mustafa Kemal Paşa, bu mektubumu Tiflis’te yazacaktım. Fakat bize dediler ki, bu trenin Batum’a muvasalatında İneblo’yu tutan bir İtalyan postası varmış, onu kaçırırsan on beş gün daha beklemek icap edermiş. Bizim ise artık kaybedecek zamanımız kalmadığı için İsmet’in Tiflis’te kalmayarak doğruca Batum’a geçmesini ve oradan ilk vapur ile İnebolu’ya ulaşmasını tensib ettim. Ve binaenaleyh bu mektubumu da sallana sallana trende yazmaya mecbur oldum. Sizin asker gözleriniz böyle yazılar okumaya elbet alışkındır.

Şimdi iki gözüm, Vusta Asya için, daha doğrusu bütün Müslüman Asyası için bugünün en mühim meselesi, Enver’in Buhara’da teşebbüs ettiği işlerdir. Enver, avantüriyelerin yapabilecekleri en son işi de yaptı. Kendisini Buhara Emiri ilan etti ve buna bir şekl-i meşruyeti vermek için sabık Buhara Emiri de Enver namına terk-i saltanat etti. Buhara uleması bu emaretin meşruiyeti hakkında fetvalar ısdar ettiler. Binaenaleyh şimdi bizim Enver, Buhara Emiri namı altında Buhara hükümet-i cumhuriyesi aleyhine harbediyor. Sovyet Rusya hükümeti de Buhara cumhuriyet hükümetinin müttefiki sıfatıyla ordusuyla o hükümete yardım ettiğinden, bittabii onlarla Enver arasında muharebe ilan edilmiş bulunuyor. Vusta Asya’daki İslam alemi ile Rusya’daki İslam alemi, Enver’in bu teşebbüsü üzerine büyük bir intibaha uğradılar. Herkes, Enver’in bu hareketinde haklı olduğunu teslim ediyor. Mâhâzâ bunun vakitsiz olduğunu da söyleyenler de az değil! Ben bu mektubumu pek mufassal yazmak ve bütün bu meseleyi gayet esaslı bir surette tasrih etmek isterdim. Fakat trende bu kadar mühim bir meseleyi tedkike matuf uzun yazılar yazmak kabil olamayacak zannediyorum.

Enver, teşebbüs ettiği bu hareketle Ruslar’a karşı da, Asya alem-i İslam’ına karşı da ilan etti ki, Ruslar Müslümanların azadisi ve serbestisi için birçok şeyler vaadettikleri halde bunların hiçbirini yapmadılar ve Müslümanlar için ihtilalden başka çare kalmadı. Ve binaenaleyh onların başına geçti ve Ruslar’ın hoş geçinmek hakkındaki karar-ı kat’iyyesine kendi öz vatanının Ruslar’dan ümid ettiği menafi’-i maddiye ve maviyyeye rağmen Sovyet Rusya aleyhine mücahedeye karar verdi. İşte şimdi Enver, Vusta Asya’da ve Afganistan’da böyle bir şahsiyet olmak üzere kabul olunuyor ve tebcil ediliyor. Bu sözlerimi mübalağaya veyahut bir maksad-ı mahsusa hamletmeyiniz, hakikat ayniyle böyledir ve böyle zamanlarda en salim kararlar verebilmek için hakikatleri aynen ortaya koymak şarttır.


Adi şakilere, Çakırcalı Efe gibi basbayağı yol kesicilere velayet isnad edecek zihniyette bulunan kütle-i avam, Enver Paşa gibi mücahidin, İslamiyetin sergerdesi telakki edilen bir zatın güya bütün debdebe ve saltanatını, dârât ve hemşemini terkederek dağların müşkil ve öldürücü hayatına razı olduğunu görür de onun hakkında neler tasavvur etmez? Binaenaleyh her kim bugün Enver’in alyhine re’y-i hod ile ve şahsen hareket ederse, Müslümanlar onun hareketini hoş görmeyeceklerdir. Acaba Enver bu hareketinde muvaffak olabilecek mi? Bence hayır, bin kerre hayır! Enver kat’iyyen muvaffak olamaz ve Enver’in teşebbüs ettiği hareket ne kadar çok mukavemet ederse, neticede düçâr olacağı harabi o kadar şedid olacaktır. Enver’in bu teşebbüsünü o halde biz nasıl karşılamalıyız? Onu hiç gayr-i vaki gibi telakki ederek meskut geçiştirelim mi? Takbih ettiğimizi alenen söyleyelim mi? Bir parça ümmid-i muvaffakiyet varsa, hiç olmazsa azıcık ve mesela manen teşvik edelim mi? Eğer, Rusya Sovyet Cumhuriyeti’nden Anadolu için ve hatta bütün alem-i İslam için fevaid-i maddiye istihsali emelinde isek, bittabii Enver hareketini sükût ile geçiştiremeyiz. Tarafdar veya aleyhdar olduğumuzu behemehal ızhar etmek mecburiyetindeyiz. Bunu yalnız Rusya hükümetine karşı ağızdan kulağa tarzında söylemek de kifayet etmez. Behemehal, alenen bir şeyler söylemek lazım. Zira bugün Rusya’da umumileştirilmek istenen fikir, ‘’Bu hareketin Enver-Sovyet Rusya ihtilafı değil, Rus-Türk asırdide mücadelesinin yeniden başlanmasıdır.’’ fikridir. Bizim yalnız resmi zevat lisanından arşivlerde kalacak surette edecek takbihatımız, ‘’tazıya tut, tavşana kaç’’ kabilinde telakki olunur. Hatta, ‘’ÇEKA’’nın en mühim rüesasından biri olan Peters, bana bila-tereddüd demişti ki: ‘’Buhara’da ve Türkistan’daki efkâr-ı umumiye Buhara işinin sizin tarafınızdan mahirane bir surette ihzar edildiği ve Enver Paşa’nın icra memuru olarak gönderildiği zemindedir ve sizin Türkistan ve Buhara Müslüman alemindeki nüfûz-ı maneviniz Enver Paşa’nınkinden çok yüksektir. Binaenaleyh sizin tarafınızdan Enver Paşa’nın teşebbüs(ünün) alenen takbih edilmemesi filhakika sizin de Enver Paşa harekatında şarik olduğunuz hakkında bizde bir şüphe tevlid edebilir.’’ İşte bu mütalaa üzerine idi ki, ben de İsmet Bey vasıtasıyla bir suretini size gönderdiğim enterviyöyü İzvestiya gazetesiyle neşrettirmeye mecbur olmuştum. Ruslar enterviyöyü benim yazdığım gibi neşretmediler fakat fikr-i umumi yine odur. Fakat iş bununla bitmez. Biz, Enver’e karşı gayet sarih ve kat’i mevkimizi tayin etmeli ve onun hareketini tasvip edip etmediğimizi açıkça söylemeliyiz. Afgan Emiri’ne yazdığım mektubun bir suretini size gönderiyorum. Ondan da istidlal edersiniz ki, ben artık […] tamamiyle ızhar ettim: ‘’Enver Paşa hatâ-yı azîm-i siyasî irtikâb etmiştir. Ona yapılacak muavenetlerden hiç bir netice ve muvaffakiyet çıkmaz. Enver, behemehal mağlup olacaktır. Binaenaleyh, Enver’e yardım etmek bu hata-yı azîmin temadisini istemek demektir’’ dedim ve bundan sizin de benimle hemfikir olduğunuzu ilave etmekte tereddüd etmedim. Ben eminim ki, Anadolu’da da bir kısım nâ[…]lar, Enver hareketinde bir ulviyet tasavvur edeceklerdir. İşte onları tenvir etmek ve Anadolu’nun Enver hareketi hakkındaki kanaat-i kat’iyyesini bütün cihana ilan etmek, zannediyorum ki Vusta Asya İslam aleminin müdebbir-i vicdanı olması için iki seneden beri pek çok emekler ve himmetler sarfettiğim Anadolu Büyük Millet Meclisi Reis-i Âlîsi için bir vazifedir.

Enver’in bu son hereketi neticesinde hiç şüphe yok ki hiç menzilesine inecektir. Fakat siz bütün alem-i İslam’ın minnetdârâne ve istirhamkârâne nazarlarının in’itafgâhı olan Gazi Mustafa Kemal Paşa, bu zavallı Müslümanlar’a Enver’in şimdiki teşebbüsünün fenalıklarını şimdiden söylemek, onları merhametsizce cezalara düçâr olabilecekleri çılgınca teşebbüslerden tevakkiye davet etmek mecburiyetindesiniz. O zaman ne olur? Vusta Asya milletlerinin halâsı mücahedesini takip etmekte bulunan benim gibi arkadaşlarınız daha büyük bir kuvvet-i kalb ile mücahedelerinde devam edebilirler ve o alemi Ankara’nın lâyetegayyer bir peyki haline getirmeye[…] bulunurlar. En mühimi de, Rusya Sovyet Cumhuriyeti, Ankara’nın ve onun sayesinde bulunan âlem-i İslâm’ın kendisine hakikaten dost olduğunu görerek Anadolu’ya yaptığı muavenetleri mertebe-i âzamiye isâl eder.

Moskova’dan heraketimden bir gün evvel Karahan nezdine berây-ı veda gitmiş idim. Onlar benim sizinle ya şifâhen veya telli telgraf vasıtasıyla görüşmek üzere Türkiye’ye gitmek üzere olduğumu bildikleri için bana aynen şu sözleri söyledi:
’’Cemal Paşa, rica ederim, Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne benim tarafımdan Rusya Hariciye Komiserliği namına iblağ ediniz ki, Ali Fuad Paşa hadisesi haddizatında elim bir hadise olmakla beraber Ankara hükümeti ile Rus Sovyet Cumhuriyeti arasındaki dostluğa en ufak bir zarar iras edebilecek mahiyetten pek uzaktır. Her ne cereyan ederse etsin, bizimle Ankara hükümeti arasında en ufak hiç bir suretle haleldar olmayacak samimi bir dostluk payidar olacaktır. Buna, Mustafa Kemal Paşa Hazretleri emin olsunlar. Zât-ı âlîniz, Ankara hükümeti ile aramızdaki dostluğa en mühim amillerinden biri olduğunuz için size çok müteşekkiriz ve ümid ederiz ki Asya İslam alemi ile Rusya Sovyet Cumhuriyeti arasındaki münasebât-ı dostânenin takviyesine mâtuf olan mesainizde kemâkân devam edeceksiniz.’’

Hakikaten o gün Karahan’ın mükâlemâtında bilkülliye tehavvül vardı. İki aydan beri birkaç defa gördüğüm Karahan’da o gün büyük bir tehavvül görüyordum. Aynı tehavvül Şark-ı Karîb Umûru Müdiri olan Postohof’da da grülüyordu. O gün Karahan’ı görmüş olan Moskova sefareti başkâtibi Aziz Bey de, Karahan’ın ifadatında Türkiye hakkında büyük bir tehavvül-i fikri mevcud olduğunu hissetmiş. Şimdi bundan bir netice çıkarsa, sizin Enver Paşa’nın son teşebbüsü hakkında ittihaz edeceğiniz vaziyetin resmen ve alenen ilanından başka birşey olamaz. İşte o zaman büyük bir fayda hâsıl olacak ki, siz Rusya’dan birçok paralar, silahlar, malzemeler talep ve istihsâl edebileceksiniz ve bu sayede bu senenin sonbaharı nihayetinde Yunanlılar’a bir hareket-i taaruziye icrasına muvaffak olacaksınız.

Aman kardaşım! Gayrıdan gelecek vaadlerin hiçbirine itimad etmeyiniz. Size ancak Rusya’dan muavenet-i maddiye gelebilir. Yunanlılar’ı uzun müddet Eskişehir-Ankara hattında tutmak da caiz değil. Bunun için muhtaç olduğunuz vesaiti Ruslar’dan isteyiniz. Eğer Moskova’da sizin ve Ruslar’ın itimadı kat’iyyesini kazanmış bir sefiriniz bulunursa, Ruslar’dan sizin için pek az zamanda mühim şeyler istihsal etmek mümkün olur.

Mektubumda hiçbir intizam kalmadığını görüyorum fakat hey’et-i umumiyesi düşüncelerimi size iblağ edebiliyor.

Ben, şimdi de biraz İran’dan bahsedeceğim. İran, bugünün vaziyetine nazaran bizim pek büyük bir ehemmiyetle ayağımızı basabileceğimiz bir mevkidir. Orada İngiliz nüfuzu sallanıyor, Rus nüfuzu çıktı, giremiyor; yerliler bir şeye muktedir değiller. O halde işte Ankara Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin kuvvet ve kudretle yerleşebileceği bir Müslüman memleket daha! Rica ederim, İran’a pek mühim bir sefir gönderiniz ve ona mühimce miktarda para da veriniz. Moskova’daki sefiriniz vasıtasıyla Rus hükümetiyle anlaşarak İran’da müşterek bir plan takibi suretiyle İngiliz nüfuzunu tard ve def’ edebileceğimizi ve İran’ı artık müdahalat-ı hariciyeden siyanet edecek vechile tensik ve ıslah edebileceğinizi söyleyiniz ve onlardan da alacağınız vesaitle sefirinize terfik edeceğiniz insanlar ve mütehassıslar vasıtasiyle İran’ı Afganistan gibi tensik ve ıslah ediniz. Bunlar kabil-i icradır ve pek çok mesaiye müktezi değildir. Yalnız pek güzel bir sefir intihab ediniz ve ona salahiyet-i vasia veriniz. Afganistan, Moskova, İran, Bakü ve Tiflis sefirleriniz arasında pek samimi revabıt tesis ediniz. Onları bizzat şahsınızla idare ediniz, direktiflerinizi siz veriniz. Pek yakın bir zamanda öyle bir kitle husûle gelir ki…

Şimdi, söylediklerimi hülâsâ edeyim:

Evvela, sizinle makine başında görüşmeye behemehal muhtacım. Binaenaleyh beni ya Kars’a veya Trabzon’a bizzat sizin davet etmenizi isterim. Bu benim Afganistan’da, Vusta Asya’da ve Moskova’da mevkiimi fevkalade takviye edecektir.

Enver’in harekâtı hakkındaki kanaatinizi mübeyyin Afgan Emiri’ne benim vasıtamla bir mektup gönderiniz. Mektubu İsmet’e veriniz, bana getirsin.

Moskova’ya gayet faal, zeki ve Ruslar’ın tamamiyle itimadını haiz birisini sefir gönderiniz. Ruslarla aranızda en ufak bir emare-i ihtilaf gözükmemeli. Bu aralık Ruslar’dan çok şey koparmak mümkündür.

İran’a mükemmel hey’et-i sefaret gönderiniz. Bol malzame-i takviye şarttır.

Enver’in hareket-i âhıresini tevbih eder tarzda bazı beyânatta bulununuz. Ben böyle düşünüyorum. Eğer sizin başka mütalâalarınız varsa, Kars’ta makine başında görüştüğümüz zaman uzun uzadı beyân edersiniz. Mütalâalarımı başkaca yazarım ve ortaya bir hakikat çıkarırız.

Artık yazacak birşeyim kalmadı. Arkadaşların gözlerinden öperim. İsmet’in Ankara’ya muvasalatının ertesi günü Muhtar Bey vasıtasiyle göndereceğiniz. telgrafa büyük bir sabırsızlıkla intizar edeceğimi arzederek gözlerinizi öperim kardaşım.’’

Ahmed Cemal

*’’[…]’’ ibareli kısımlar, mektupta okunmayan kısımlardır.

Kaynakça: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İttihadçı’nın Sandığı, Murat Bardakçı.

12 Nisan 2020 Pazar

Türkiye'den 73 bin 139 Troya'a eseri çalan Schliemann

 
 
Schliemann Çanakkalede çıkarttığı hazinelerin büyük parçalı olanlarını bir dizi operasyon ile Osmanlı İmparatırluğu tebasında bulunan gayri müslimlim bir kaç kişi ile gemilerle Atinaya kaçırdı. Daha sonra kalan ufak parçaları da eşi ve kendi üzerinde Atinaya götürdü. 
 


Heinrich Schliemann’ın 1871 yı lında başlayan ilk resmi kazıları, hem Schliemann’ın hem de Hisarlık Tepe’nin kaderini değiştir miştir. Özellikle 31 Mayıs 1873 yılında bulunan “Priamos Hazinesi” aradan geçen 139 yıldan beri tartışılmaktadır. Söz konusu bu tartışmaların gelecekte de devam edeceği kesin.

Aslında bu kadar yıl sonra, üzerinde bu kadar çok yazılmış bir konu hakkında yeni bir şey daha yazılabilir mi? Bu soruya olumlu cevap vermek için iki neden var: Birincisi, şimdiye kadar Schliemann ve Priamos Hazineleri konusunda yapılan tüm çalış maların çıkış noktası büyük oranda Schliemann’ın kendi başına ürettiği kaynaklardır; yani raporlar, günlükler vb. Schliemann ve buluntularını diğer bir kaynaktan değerlendirmenin zamanı gelmiştir.
 

İkinci önemli neden ise kaynakların güvenilirliğidir. Schliemann üzerine özellikle 1930’lu yıllar dan sonra yapılan çalışmalar, onun oldukça dikkat çekecek bir şekilde bazı günlük ve raporlarını manipüle ettiğini ortaya koymuştur. Bu nedenle “Schliemannistler” prokontra olmak üzere iki cepheye bölünmüş durumdadır. Böylece Osmanlı belgelerinin önemi ve güvenilirliği biraz daha ön plana çıkmaktadır. Schliemann, kişilik sorunları yüzünden (tarihe geçme, önemli biri olma vb.) yaşadığı olayları daha farklı bir şekilde sunmuştur. Yani kendi ürettiği belgeleri manipüle etmek için ortada oldukça rasyonel bir neden bulunmaktadır. Öte yandan Osmanlı belgelerinde böylesi bir neden söz konusu değildir. Schliemann’ın 5 Ağustos 1873 tarihinde Augusburger Allgemeine Zeitung’da yayınladığı “Priamos Hazinesi”yle ilgili makale, hukuki ve arkeolojik tartışmanın başlamasına yol açmıştır. Halen hazinelerin ne zaman, nasıl, kimler tarafından bulunduğu ve ne zaman ve nasıl Türkiye’den kaçırıldığı konusu tartışılmaktadır. Söz konusu soruları yüzde yüz doğru bir şekilde cevaplamak belki de hiçbir zaman mümkün olmayacak.

Schliemann araştırmalarında, bu ve diğer sorulara “büyük bir olasılıkla”, “olasılıkla”, “belki”, “küçük bir olasılıkla” gibi cevaplar vermek durumundayız. Bu bakış açısıyla Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’ndeki 28 Temmuz 1874 tarihli belgeyi anlayıp, yorumlamaya çalışacağız. Konunun daha iyi anlaşılması için olayları kronolojik gelişmeleriyle özetleyelim. Her şey 5 Ağustos 1873 tarihli Ausgbruger Allgemeine Zeitung’da Schliemann’ın 17 Temmuz 1873 tarihli “Priamos’un Hazinesi” isimli makalesinin yayınlanmasıyla başlar. Schliemann bir gün içinde tüm dünyada ünlü olur.
 
 

Ancak bu haberin sonrasında Osmanlı Devleti konuyla ilgili araştırmalara başlar ve daha sonra hukuki süreç için ilk adımlar atılır. Heinrich Schliemann’ın İstanbul Arkeoloji Müzesi müdürü Anton Dethier’e yazdığı mektup, olayı biraz daha ilginç hale getirir. 19 Haziran 1873 tarihli mektupta Schliemann şunları yazar:

“Müdür Bey,

Ilion’un Büyük Kulesi’ni, çifte Skaia Kapısı’nı, Ilion Minerva’sının sunağını, Priamos’un sarayını ve bu kralın hazinesini, Neptün ve Apollon’un büyük çevre duvarını ve pek çok Troia evini ortaya çıkardığımı size bildirmekten şeref duyarım. Buradaki görevimin son bulduğuna inanıyor ve bu yörelerden tamamen ayrılıyorum… Ben tam üç yıllık inanılmaz çalışmalar sonucu üçte ikisinden fazlasını kazabildim. Bu konuda Augsburg Allgemeine Zeitung’a uzun bir makale yazdım, sizin de özellikle dikkatinize sunarım. Bir yazıda bu günlerde bulduğum küçük hazine hakkında yazacağım. Priamos’un sarayında bulduğum hazineyi aç gözlü işçilerimden korumak için çok acele ortadan kaldırmak zorunda kaldım, neler içerdiğini ben bile halen bilmiyorum, ama emin olduklarım şunlar: Diğerlerinin arasında kadehler, som altından büyük bir depas amphikypellon, balta biçiminde sanırsam dört ya da altı yassı gümüş parça ki kanımca bunlar Homeros’un talentleri, sonra birçok kap ve birkaç düzine mızrak ucu vs.
 


Hazineyi Osmanlı Hükümeti ile paylaşmam mümkün değil, çünkü onu ben üç yıllık çalışma sonucu 150 işçi ile 200.000 frank harcayarak buldum.” son bulduğuna inanıyor ve bu yörelerden tamamen ayrılıyorum… Ben tam üç yıllık inanılmaz çalışmalar sonucu üçte ikisinden fazlasını kazabildim. Bu konuda Augsburg Allgemeine Zeitung’a uzun bir makale yazdım, sizin de özellikle dikkatinize sunarım. Bir yazıda bu günlerde bulduğum küçük hazine hakkında yazacağım. Priamos’un sarayında bulduğum hazineyi aç gözlü işçilerimden korumak için çok acele ortadan kaldırmak zorunda kaldım, neler içerdiğini ben bile halen bilmiyorum, ama emin olduklarım şunlar: Diğerlerinin arasında kadehler, som altından büyük bir depas amphikypellon, balta biçiminde sanırsam dört ya da altı yassı gümüş parça ki kanımca bunlar Homeros’un talentleri, sonra birçok kap ve birkaç düzine mızrak ucu vs. 
 
Tabi ki konu bu kadar basit ve kısa bir anlatımla ortaya konulamaz. Daha fazlasını bu alıntıdan yola çıkarak en kısa zamanda sizlere ulaştıracağız. 




3 Nisan 2020 Cuma

Biyolojik Silahların Tarihçesi - Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer Tehditler

Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer Tehditler
Biyolojik ajanların milletler ve halklar tarafından silah olarak kullanımının uzun bir tarihi vardır. Biyolojik silah kullanımına ilişkin örnekler Kartacalı general Hannibal’ın Bergamalı düşman gemilerini alt etmek için yılan zehiri kullandığı milattan önce 190 yıllarına kadar tarihlendirilmektedir. Fakat biyolojik ajanların kasıtlı kullanımına ilişkin eski zamanlara ait örneklerin hastalık yapmada etkili olup olmadıklarını ve doğal oluşumlu hastalıkların bu eylemlerle karıştırılıyor olup olmadığını belirlemek zordur.  
Biyolojik silah kullanımının tarihçesine ilişkin birçok kaynakta 1346 yılında Kefe kuşatmasında Tatarların salgın oluşturmak için vebadan ölmüş insan cesetlerini mancınıkla şehrin içine attıkları geçmektedir. Günümüzde Ukrayna sınırları içinde kalan ve Feodosya olarak bilinen Kefe şehrinde o zamanlar bir veba salgını ortaya çıkmıştır. Bu salgın bazı tarihçiler tarafından Tatarların saldırılarıyla ilişkilendirilmektedir. Fakat farelerin yaygınlaşması gibi diğer epidemiyolojik unsurlar da bu salgından sorumlu olmuş olabilir.
Biyolojik silah kullanımına ilişkin tarihsel kayıtlarda geçen bir diğer örnek 1756-1763 yılları arasında İngiltere ve Fransa arasında yapılan Yedi Yıl Savaşlarında çiçek virüsünün kullanımıdır. İngilizler çiçek virüsü bulaştırılmış battaniyeleri Kızılderililere dağıtarak bir salgın oluşturmuş ve bu şekilde Kızılderili kabilelerinin İngiliz yerleşimcilere karşı mücadele etmelerini engellemişlerdir. Bu metot Amerikan İç Savaşı’nda da kullanılmıştır. Konfederasyonu destekleme amacıyla çiçek ve sarıhumma bulaştırılmış elbiseler Birlik Kuvvetlerine satılmıştır.
Tarihte biyolojik ajanların kullanımı etkinliği artarak devam etmiştir. Birinci Dünya Savaşı’nda Almanlar müttefiklerinin at ve sığırlarına gizlice şarbon ve ruam hastalıklarını bulaştırmıştır. Almanların Ruslara karşı 1915 yılında veba kullandıklarına ve İtalya’ya karşı kolera kullanma girişimde bulunduklarına dair raporlar da mevcuttur. 1932 ve 1945 yılları arasında Japonya, 731. Birim adı verilen birimde biyolojik silah araştırmaları gerçekleştirmiş ve üzerinde araştırma yaptığı on binin üstünde savaş esirinin şarbon, menenjit, kolera ve vebadan ölmesine sebep olmuştur. Japonya deneylerine Çin halkına karşı kullandığı biyolojik ajanlarla devam etmiş ve en az 11 Çin şehrine yaptığı biyolojik saldırılarla tifo, kolera ve veba salgınları oluşturarak on binlerce insanın ölümüne sebep olmuştur. Saldırılar suların ve gıda kaynaklarının biyolojik ajanlarla kirletilmesi, bakteri içerikli bomba atılması gibi yöntemlerle gerçekleştirilmiştir. Mançurya bölgesinde Japonlar tarafından kullanılmış metotlardan biri veba mikrobu taşıyan pirelerle dolu pirincin uçaklardan atılması olmuştur. Bu pirinci yiyen fareler veba mikrobunu taşır hale gelmiştir. Böylece hastalığın insanlar üstünde geniş bir coğrafya boyunca yayılması için gerekli koşullar yaratılmıştır. Milletler Cemiyeti Japonya’nın Mançurya’da gerçekleştirdiği bu faaliyetleri araştırmak için bölgeye bir heyet gönderdiği zaman Japon askerleri heyetin gıdalarına kolera bulaştırma girişiminde bulunmuşlardır.
İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda Japonya biyolojik savaş programına son vermiş ve tüm biyolojik silah tesislerini imha etmiştir. 1982 yılında Japonya hükümeti tarafından yayınlanan raporda biyolojik savaş ile ilgili deneylerin olağanüstü savaş zamanında meydana geldiği ve insanlık açısından üzgün olunduğu belirtilmiştir.
İkinci Dünya Savaşı’nı ve Japonya’nın biyolojik savaş programını takiben Amerika Birleşik Devletleri de kendi biyolojik silah programını başlatmıştır. Programda ilk olarak tahıl ürünlerine karşı kullanılacak bitki yok edici patojenler üstüne çalışılmıştır. ABD tarafından insanlara karşı kullanılmak üzere silaha dönüştürülmüş ilk ajan; hayvanları da enfekte eden Brusella bakterisi olmuştur. Amerikan ordusu tarafından silahlaştırılan ve stoklanan diğer ajanlar; antraks, botulizm, tularemi, Q ateşi, stafilokokal enterotoksin B (SEB), Venezuella At Ensefaliti olmuştur. 1969 yılında ABD biyolojik silah programını durdurduğunu ilan etmiştir.
Toplumlar ve hükümetlerin biyolojik silahlara karşı gösterdikleri tepkiler uluslararası bir anlaşmanın ortaya çıkmasını sağlamıştır.1972 yılında, genelde Biyolojik Silahlar Anlaşması olarak adlandırılan “Bakteriyolojik ve Toksin Silahlarının Geliştirilmesi, Üretimi ve Depolanması ve İmhası”na dair anlaşma 79 ülke tarafından imzalanarak 1975 yılında yürürlüğe girmiştir. Bugün 170’den fazla ülkenin taraf olduğu bu anlaşma biyolojik ajanların saldırı amaçlı geliştirilmesi, üretilmesi, stoklanması, temin edilmesi ve kullanılmasını yasaklamaktadır. Ancak bu anlaşmaya rağmen dünyamızda biyolojik silahların kullanımı devam etmiştir.
Yakın Tarih
Sovyetler Birliği de bu anlaşmayı imzalamış olmasına rağmen şarbon ve çiçek virüsü gibi ajanları üreterek ve stoklayarak geniş bir biyolojik silah programı yürütmeye devam etmiştir. Programın eski başkan yardımcısı Rus ordusunun çiçek virüsü taşıyan bombalar ve kıtalararası balistik füzeler ürettiğini bildirmiştir. 1979 yılında Sverdlovsk askeri üssünde çalışan Sovyet teknisyenler kritik hava filtrelerini çalıştırmada başarısızlığa düşünce yaklaşık bir gramlık şarbon sporu kazara havaya karışarak etrafa yayılmış ve 68 kişinin ölümüne, yaklaşık 100 hektarlık bir alanın yerleşime kapanmasına sebep olmuştur. Bu olay da biyolojik ajanlarla çalışmanın ne kadar tehlikeli olduğunu göstermektedir.   
1990’larda dini bir terörist örgüt olan Aum Shinrikyo Tokyo’da şarbon ve botulizm saldırıları yapma girişimlerinde bulunmuş fakat başarılı olamamıştır. 1995 yılında bu örgüt Tokyo metrosunda sarin gazı (sarin kimyasal bir ajandır, ayrıntılı bilgiyi buradan öğrenebilirsiniz) ile gerçekleştirdiği saldırıda 5000 kişinin etkilenmesine, 1000 kişinin hastaneye kaldırılmasına, 19 kişinin de ölmesine sebep olmuştur. Bu saldırı en kötü şöhretli terörist saldırılardan biri olarak tarihe geçmiştir. 
Amerika Birleşik Devletleri’nde de yakın tarihte biyolojik saldırılar gerçekleştirilmiştir. 1984 yılında Rajneeshe mezhebine ait teröristler Oregon’da 10 yerel restoranda salata barlarına Salmonella typhimurium bulaştırmışlardır. Olayda 751 kişide bağırsak enfeksiyonu oluştuğu rapor edilmiştir. Mezhebin amacı oy vermeye gidecek vatandaşların sayısını azaltarak yerel seçimi etkilemek olmuştur. Yetkililer mezhebin bu olaydan sorumlu olduğunu bir sene sonra başka bir soruşturma sırasında tespit etmişlerdir. Bu örnek biyolojik saldırıların tespit edilmesinin güçlüğünü ve denetleme metotlarının bu tür olayların sebebini belirlemedeki yetersizliğini göstermektedir. 1997-1999 yılları arasında belirli kurum ve kuruluşlara yaklaşık 50 adet şüpheli toz içeren posta gönderilmiş, fakat bu postaların hiç birinin gerçek şarbon taşımadığı tespit edilmiştir. Bu olaylar halk arasında korku yaratmış ve kamusal sağlık kaynaklarına zarar vermiştir. 11 Eylül saldırılarını takip eden haftalarda değişik kurumlara gönderilen postaların ise şarbon içerdiği tespit edilmiş ve bu olaylar toplamda 22 kişinin enfekte olmasına ve 5 kişinin de ölümüne sebep olmuştur.
2014 Kasım ayında ülkemizde de farklı başkonsolosluklara ve Ankara Adliye Sarayı’na sarı renkli toz madde içeren mektuplar gönderilmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda şüpheli toz materyalde herhangi bir biyolojik ajana rastlanmamıştır.(Şüpheli Paketlere ilişkin ayrıntılı bilgiyi buradan öğrenebilirsiniz)
Biyoterörizm günümüzde giderek büyüyen bir tehdittir. Bugün 17 ülkenin aktif olarak yürüttüğü biyolojik silah programı olduğu düşünülmektedir. Bir saldırıyı önceden tahmin etmek ve engellemek çok zordur. Bu yüzden olası bir saldırıya hazırlıklı olmak ve saldırı gerçekleştiğinde alınması gereken kişisel tedbirleri bilmek çok önemlidir. Bu bilgilere ulaşmak için Afet Öncesi, Afet Anı ve Afet Sonrası .

Afad resmi internet sitesinden alıntıdır.

2 Nisan 2020 Perşembe

Moğollar Türktür



Cengiz Han Moğolca ve ayrıca Türkçe konuşurdu. En önemlisi Cengiz Han konuşmalarında kendini Türk olarak tanıtmıştır. Cengiz Han'ın soyu Çin kaynaklarınca Türklere dayandırılır. Bu Türkler ise bir bakıma Kök-Türkler'in devamıdır. Moğol tabirini tarihe tanıtan Cengiz Han olmuştur. Kendisinden önce Moğollar’a ne dendiği tam olarak belli değildir. Cengiz Han'ın Moğol topluluğu etnik değil, bir bakıma Osmanlı tabiri gibi siyasî bir tabirdir. Aralarında Türkçe konuşan veya Türk olan boylar ve uyruklar da vardır. Moğol devleti bir nevi imparatorluktur.

Kaşgarlı Mahmud, Tatarlar’ı, ayrı lehçeleri olan bir Türk kavmi olarak göstermiştir. On Üçüncü Yüzyılda ise büyük Cengiz İmparatorluğunu gezen Marko Polo, Tatar kelimesini Türkler’le Moğollar’ın ikisini birden kapsayan bir deyim olarak kullanmıştır. Dolayısıyla kendi tarihimizi başka ırklara mensup insanlardan öğenme geleneği bizleri bu hale getirmiştir. Parçalamaya, ötekileştirmeye çalışılan diğer Türk toplulukları gibi. Özellikle Moğolların barbar olarak gösterilmesi ve biz de br çok kişinin biz barbar değiliz, dolayısıyla Moğol deyiliz ısrarına yol açmıştır. Oysa ki açık ve net şekilde Cengizhan Türktür. Türkler Tatar'ı Türkler’in bir parçası ve doğu Türkçe’siyle konuşan Türkler olarak kabul etmişlerdir. Âşıkpaşaoğlu, tanınmış tarihinde Süleymanşah’la birlikte Anadolu’ya gelen Türkleri “elli bin miktarı göçer Türkmen ve Tatar evi” olarak kaydetmiştir.

Türkler’le Moğollar aynı kökten aynı boydan gelen iki kardeş millet olduğunu söyleyebileceğimiz gibi Cengiz Han, Moğol olmaktan daha fazla Türk’tü. Cengiz’in Türklüğü tarihî geleneklerin dışında tarafsız çağdaş Çinlilerin tanıklığı ile de sabit olduğunu söyleyebilmek mümkün.

Profesör Zeki Velidi Togan, 1941’de yayınladığı ‘Moğollar, Cengiz ve Türklük' adlı küçük eserinde ve 1946’da yayınladığı ‘Umumî Türk Tarihine Giriş' adlı eserinde Cengiz Kağan’ı 1221’de ziyaret eden Çao-hong adlı bir Çin elçisinin verdiği bilgiyi nakletmektedir.Bu elçi, Cengiz’in eski Şato Türklerinden geldiğini gayet açık olarak belirtmiştir. Cengiz’in tipi hakkındaki tarihî bilgiler de (uzun boylu, kumral saçlı, beyaz tenli, yeşil gözlü) eski Gök Türk kağanlara uymaktadır.

Cengiz’in aile adı olan Börçegin, Börü Tegin’in Moğolca söylenişinden ibaret olduğu gibi Cengiz kelimesi de Tengiz yani Deniz kelimesinin Moğolca söylenişidir. Türkçe’de “t” ile başlayan kelimelerin Moğolca’da ‘ç' ile başladığını Altay dilleri uzmanları ifade etmektedir.

Cengiz’in ailesi eski Türk devlet geleneğine uygun olarak Moğollardan bir kısmı üzerinde beylik eden bir Hanedanı kolu idi. Bu hanedanda Türk geleneklerinin devam etmekte olduğu Cengiz’in oğullarından Çağatay ve Ögedey’in adlarından anlaşılmaktadır. ‘Çağa' ve ‘Öge' bilindiği üzere, Türkçe kelimelerdir.

Dünyada Görülmüş Salgın Hastalıklar Listesi

 

Dünyada Görülmüş Salgın Hastalıklar Listesi

1500 öncesi

Ölüm sayısı (tahminen)KonumTarihMaddeHastalıkKaynak
75000-100000YunanistanMÖ 429-426Atina VebasıBilinmiyor, Tifüs olabileceği tahmin ediliyor.
5 milyon; nüfusun %30'u.Avrupa, Batı asya, Kuzey Afrika165-180Antoninus vebasıBilinmiyor, belirtiler çiçek hastalığı ile benzer.

Avrupa250-266Kıbrıs vebasıBilinmiyor, çiçek hastalığı olabileceği tahmin ediliyor.
25-50 milyon; nüfusun %40'ı.Avrupa541-542Justinianus Veba SalgınıVeba

Britanya Adaları664-668664 vebasıVeba

Britanya Adaları680-686
Veba
75-100 milyon; nüfusun %30-60'ı.Avrupa1347-1357Kara ölümVeba

1500-1699

Ölüm sayısı (tahminen)KonumTarihMaddeHastalıkKaynak
5-15 milyon; nüfusun %80'iMeksika1545-1548
Kanamalı ateş, Viral kanamalı ateş
2-25 milyon; nüfusun %50'siMeksika15761576 kanamalı ateş salgınıViral kanamalı ateş

Seneca ulusu1592-1596
Kızamık

İspanya1596-1602
Veba

Güney Afrika1600-1650


Londra, İngiltere1603
Veba

Mısır1609
Veba
Nüfusun %30-90'ıNew England'ın güneyi, özellikle Wampanoag halkı1616-1619
Nedeni bilinmiyor. Son yapılan araştırmalara göre salgının nedeni leptospiroz ile beraber Weil sendromu olduğunu göstermektedir. Klasik açıklamalar sarıhumma, hıyarcıklı veba, grip, çiçek hastalığı, su çiçeği, tifüs, veya hepatit B ve hepatit D'nin beraber etkileşiminin salgını başlatmış olma ihtimali olduğunu söylemektedir.
280,000İtalya1629-16311629-1631 İtalyan vebasıVeba

Ontario, Wyandot halkı1630
Çiçek hastalığı

On üç koloni, Plymouth Colonisi1633
Çiçek hastalığı

On Üç Koloni, Connecticut Nehri bölgesi1634
Çiçek hastalığı

Newcastle, İngiltere1636
Veba

Çin1641-1644
Veba (Ming Hanedanılığının yıkılmasının nedenlerindendir)

İspanya1647-1652Sevilla Büyük VebasıVeba

Güney Amerika1648
Sarıhumma

Napoli, İtalya1656



Boston, Massachusetts, On Üç Koloni1657
Kızamık
24,148Hollanda1663-1664
Veba
100,000İngiltere1665-1666Büyük Londra VebasıVeba
40,000Fransa1668
Veba

İspanya1676-1685
Veba
76,000Avusturya1679Büyük Viyana VebasıVeba

Boston, Massachusetts, On Üç Koloni1687
Kızamık

New York, On Üç Koloni1690
Sarıhumma

18. yüzyıl

Ölüm sayısı (tahminen)KonumTarihMaddeHastalıkKaynak

Kanada, Yeni Fransa1702-1703
Çiçek hastalığı

Stokholm, İsveç1710-1711
Veba

Boston, Massachusetts, On Üç Koloni1713



New England ve Büyük Göller, On Üç Koloni1713-1715
Kızamık

Kanada, Yeni Fransa1714-1715
Kızamık

Marsilya, Fransa1720-1722
Veba

Boston, Massachusetts, On Üç Koloni1721-1722
Çiçek hastalığı

Boston, Massachusetts, On Üç Koloni1729
Kızamık

Cádiz, İspanya1730
Sarıhumma

On Üç Koloni1732-1733
Grip

Kanada, Yeni Fransa1733
Çiçek hastalığı
>50,000Balkanlar17381738'in büyük vebasıVeba

Güney Karolina, On Üç Koloni1738
Çiçek hastalığı

Boston, Massachusetts, On Üç Koloni1739-1740
Kızamık

Messina, İtalya1743
Veba

On Üç Koloni,CT, NY, PA, SC1747


Kuzey Amerika1755-1756
Çiçek hastalığı

Kuzey Amerika1759
Kızamık

Kuzey Amerika, Karayipler1761
Grip

Kuzey Amerika, şimdiki Pittsburgh bölgesi (Fıransız-Yerli savaşının bir parçası olan Fort Pitt kuşatması sırasında biyolojik savaş kurbanı Kızılderililer.)1763
Çiçek hastalığı
>50,000Rusya1770-17721770-1772 Rus vebasıVeba

Pasifik Kuzeybatısı Kızılderilileri1770s
Çiçek hastalığı

Kuzey Amerika1772



Kuzey Amerika (Özellikle kuzey-doğusunda)1775
Sebebi bilinmiyor

İngiltere1775-1776
İnfluenza

İspanya1778CadizDeng humması

Ova Kızılderilileri1780-1782Kuzey Amerika çiçek salgınıÇiçek hastalığı

Pueblo Karayiplilieri1788
Çiçek hastalığı

Philadelphia ve New York1788
Kızamık

Yeni Güney Galler, Avustralya (Aborjinler arasında)1789-1790
Çiçek hastalığı

Vermont, ABD1793
Grip ve  ve tifüs salgını

Virginia, ABD1793



Amerika Birleşik Devletleri1793-17981793 Philadelphia sarıhumma salgınıSarıhumma

19. yüzyıl

Ölüm sayısı (tahminen)KonumTarihMaddeHastalıkKaynak

İspanya1800-1803
Sarıhumma

Osmanlı İmparatorluğu, Mısır1801
Hıyarcıklı veba

New York, ABD1803
Sarıhumma

Mısır1812
Veba

İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu1812
Veba

Malta1813
Veba

Bükreş, Romanya1813
Veba

İrlanda1816-1819
Tifüs
>>100,000Asya, Avrupa1817-1824İlk kolera pandemisiKolera

Amerika Birleşik Devletleri, Schuylkill Nehri yakınlarında1820-1823
Humma

Barselona, İspanya1821
Sarıhumma

Yeni Güney galler, Avustralya (Aborjinler arasında)1828
Çiçek hastalığı

Hollanda1829Groningen salgınıSıtma

Güney Avustralya1829
Çiçek hastalığı

İran1829-1835
Hıyarcıklı veba
>>100,000Asya, Avrupa, Kuzey Amerika1829-1851İkinci kolera pandemisiKolera

Mısır1831
cholera

Ova Kızılderilileri1831-1834
Çiçek hastalığı

Londra, İngiltere; Paris, Fransa1832
Kolera

Kuzey Amerika, New York, Montreal diğer şehirler1832
Kolera

Columbus, Ohio, Amerika Birleşik Devletleri1833
Kolera

New York, Amerika Birleşik Devletleri1834
Kolera

Mısır1834-1836
Hıyarcıklı veba

Philadelphia, Amerika Birleşik Devletleri1837



Büyük Ovalar1837-18381837-38 çiçek hastalığı salgınıÇiçek hastalığı

Dalmaçya1840
Veba

Cape Town, Güney Afrika1840
Çiçek hastalığı

Amerika Birleşik Devletleri (Özellikle güneyde çok daha ciddi)1841
Sarıhumma
20,000+Kanada1847-18481847 tifüs salgınıTifüs salgını

New Orleans, Amerika Birleşik Devletleri1847
Sarıhumma

Dünya çapında1847-1848
Grip

Mısır1848
Kolera

Kuzey Amerika1848-1849
Kolera

Amerika Birleşik Devletleri1850
Sarıhumma

Kuzey Amerika1850-1851
Grip

Amerika Birleşik Devletleri (Illinois, Büyük Ovalar ve Missouri)1851
Kolera

New Orleans, Amerika Birleşik Devletleri1852


1,000,000Rusya1852-1860Üçüncü kolera pandemisiKolera

şimdiki Yemen, Osmanlı İmparatorluğu1853
Veba
4,737Kopenhag, Danimarka18531853 Kopenhag kolera salgınıKolera
616İngiltere1854Geniş Cadde kolera çıkışıKolera

Amerika Birleşik Devletleri1855
Sarı humma

Dünya çapında1855-1950Üçüncü veba salgınıHıyarcıklı veba

Lizbon, Portekiz1857
Sarıhumma

Victoria, Avustralya1857
Çiçek hastalığı

Avrupa, Kuzey Amerika, Güney Amerika1857-1859



Orta doğu1863-1879Dördüncü kolera pandemisiKolera

Mısır1865
Kolera

Rusya, Almanya1866-1867
Kolera

Sidney, Avustralya1867
Kızamık

Irak1867
Veba

Buenos Aires, Arjantin1852-1871
Sarıhumma

Almanya1870-1871
Çiçek hastalığı
40,000Fiji1875
Kızamık

Rus İmparatorluğu, Bakü (şimdiki Azerbaycan)1877
Veba

Mısır1881
Kolera
>>9,000Hindistan, Almanya1881-1896Beşinci kolera salgınıKolera
3,164Montreal1885
Çiçek hastalığıMontreal Zaman çizelgesi
1,000,000Dünya çapında1889-18901889-1890 grip pandemisiGrip

20. yüzyıl

Ölüm sayısı (tahminen)KonumTarihMaddeHastalıkKaynak

Kongo havzası1896-1906
Trypanosomiasis
>>800,000Avrupa, Asya, Afrika1899-1923Altıncı kolera pandemisicholera
113San Fransisko1900-1904Üçüncü veba pandemisiHıyarcıklı veba

Batı Afrika1900
Sarıhumma

Uganda1900-1920



Mısır1902
Kolera

Hindistan1903
Veba
40,000Harbin, Shenyang, Çin1910-1912
Hıyarcıklı veba
75,000,000Dünya çapında1918-1920İspanyol gribi


Rusya1918-1922
Tifüs

Mısır1942-1944
Sıtma

Harbin, Çin1946
Hıyarcıklı veba

Mısır1946
Tekrarlayan ateş

Mısır1947
Kolera
2,000,000Dünya çapında1957-1958Asya GribiGrip

Dünya çapında1961-1975Yedinci kolera salgınıKolera
1,000,000Dünya çapında1968-1969Hong Kong gribiGrip
5Hollanda1971Staphorst, Elspeet ve UddelÇocuk felci
35Yugoslavya19721972 Yugoslavya çiçek hastalığı çıkışıÇiçek hastalığı

Amerika Birleşik Devletleri1972-1973Londra gribiGrip
15,000Hindistan19741974 Hindistan çiçek hastalığı salgınıÇiçek hastalığı
>30,000,000Kongo havzası1960-günümüzHIV/AIDS pandemisiHIV/AIDS

Güney Amerika1990s
Kolera
52Hindistan19941994 Surat veba salgınıVeba

Batı afrika1996
Menenjit

21. yüzyıl

Ölüm sayısı (tahminen)KonumTarihMaddeHastalıkKaynak

Orta Amerika2000
Deng humması

Nijerya2001
Kolera

Güney Afrika2001
Kolera
775Asya, Kanada2002-2003SARSSARS koronavirüs

Cezayir2003
Veba

Afganistan2004
Layşmanyaz

Bangladeş2004
Kolera

Endonezya2004
Deng humması

Senegal2004
Kolera

Sudan2004
Ebola

Mali2005
Sarıhumma
19Singapur20052005 Singapur deng humması çıkışıDeng ateşi

Luanda, Angola2006
Kolera

Kongo2006IturiVeba

Hindistan2006
Sıtma
50+Hindistan20062006 Hindistan deng humması çıkışıDeng ateşi

Hindistan2006Chikungunya çıkışıChikungunya virüsü
50+Pakistan20062006 Pakistan deng humması çıkışıDeng humması

Filipinler2006
Deng humması

Mweka, Kongo2007
Ebola


Etiyopya2007
Kolera
49Hindistan2008
Kolera
10Irak20072007 Irak kolera çıkışıKolera

Nijerya2007
Çocuk felci

Porto riko, Dominik Cumhuriyeti, Meksika2007
Deng humması

Somali2007
Kolera

Uganda2007
Ebola

Vietnam2007
Kolera

Brezilya2008
Deng humması

Kamboçya2008
Deng humması

Çad2008
Kolera

Çin2008
El, ayak ve ağız hastalığı

Madagaskar2008
Hıyarcıklı veba

Filipinler2008
Deng humması

Vietnam2008
Kolera
4,293Zimbabve2008-20092008-2009 Zimbabve kolera çıkışıKolera
18Bolivya20092009 Bolivya deng humması salgınıDeng humması
4920092009 Gujarat hepatit çıkışıHepatit B


Queensland, Avustralya2009
Deng humması

Dünya çapında20092000'lerdeki kabakulak çıkışıKabakulak
931Batı Afrika2009-20102009-2010 Batı Afrika menenjit çıkışıMenenjit
14,286Dünya çapında20092009 grip pandemisiGrip
8,500+ (Mart 2014)Hispanyola2010-günümüzHaiti kolera çıkışıKolera
4,500+ (Şubat 2014)Kongo Demokratik Cumhuriyeti2011-günümüz


170Vietnam2011-günümüz
El, ayak ve ağız hastalığı
350+Pakistan2011-günümüz2011 Pakistan deng humması çıkışıDeng humması
847 (10 Ocak 2013 itibarıyla)Darfur Sudan20122012 Darfur, Sudan'da sarıhumma çıkışıSarıhumma
449 (11 Haziran 2015 itibarıyla)Dünya çapında2012-günümüz2012 Ortadoğuda SARS çıkışıMERS
>11,300Batı Afrika2013-2016Batı Afrika Ebola virüs salgınıEbola virüsü hastalığı
183Amerika2013-20152013-14 chikungunya çıkışıChikungunya
40Madagaskar2014-günümüz2014 Madagaskar veba çıkışıHıyarcıklı veba
36Hindistan2014-günümüz2014 Odisha jaundice çıkışıÖncelikle Hepatit E, ancak Hepatit A da neden olabilir
2,035Hindistan2015-günümüz2015 Hindistan domuz gribi çıkışıGrip A virüsü H1N1 alttipi

2015-günümüzAmerika Zika virüsü çıkışı (2015 ve sonrası)Zika virüsü

Yüzlerce (1 Nisan 2016 itibarıyla)Afrika20162016 Angola sarıhumma çıkışıSarıhumma
>27,500 (Mart 2020 itibarıyla)Dünya çapında2019-Günümüz2019-20 koronavirüs pandemisiŞiddetli akut solunum yolu sendromu koronavirüsü 2


Music Player