Cemal Paşa katledilmesinden 12 gün önce, Bakü-Tiflis yolunda, trende iken yazdığı, 9 Temmuz 1922 tarihli mektup;
‘’Sevgili kardaşım Mustafa Kemal Paşa, bu mektubumu Tiflis’te yazacaktım. Fakat bize dediler ki, bu trenin Batum’a muvasalatında İneblo’yu tutan bir İtalyan postası varmış, onu kaçırırsan on beş gün daha beklemek icap edermiş. Bizim ise artık kaybedecek zamanımız kalmadığı için İsmet’in Tiflis’te kalmayarak doğruca Batum’a geçmesini ve oradan ilk vapur ile İnebolu’ya ulaşmasını tensib ettim. Ve binaenaleyh bu mektubumu da sallana sallana trende yazmaya mecbur oldum. Sizin asker gözleriniz böyle yazılar okumaya elbet alışkındır.
Şimdi iki gözüm, Vusta Asya için, daha doğrusu bütün Müslüman Asyası için bugünün en mühim meselesi, Enver’in Buhara’da teşebbüs ettiği işlerdir. Enver, avantüriyelerin yapabilecekleri en son işi de yaptı. Kendisini Buhara Emiri ilan etti ve buna bir şekl-i meşruyeti vermek için sabık Buhara Emiri de Enver namına terk-i saltanat etti. Buhara uleması bu emaretin meşruiyeti hakkında fetvalar ısdar ettiler. Binaenaleyh şimdi bizim Enver, Buhara Emiri namı altında Buhara hükümet-i cumhuriyesi aleyhine harbediyor. Sovyet Rusya hükümeti de Buhara cumhuriyet hükümetinin müttefiki sıfatıyla ordusuyla o hükümete yardım ettiğinden, bittabii onlarla Enver arasında muharebe ilan edilmiş bulunuyor. Vusta Asya’daki İslam alemi ile Rusya’daki İslam alemi, Enver’in bu teşebbüsü üzerine büyük bir intibaha uğradılar. Herkes, Enver’in bu hareketinde haklı olduğunu teslim ediyor. Mâhâzâ bunun vakitsiz olduğunu da söyleyenler de az değil! Ben bu mektubumu pek mufassal yazmak ve bütün bu meseleyi gayet esaslı bir surette tasrih etmek isterdim. Fakat trende bu kadar mühim bir meseleyi tedkike matuf uzun yazılar yazmak kabil olamayacak zannediyorum.
Enver, teşebbüs ettiği bu hareketle Ruslar’a karşı da, Asya alem-i İslam’ına karşı da ilan etti ki, Ruslar Müslümanların azadisi ve serbestisi için birçok şeyler vaadettikleri halde bunların hiçbirini yapmadılar ve Müslümanlar için ihtilalden başka çare kalmadı. Ve binaenaleyh onların başına geçti ve Ruslar’ın hoş geçinmek hakkındaki karar-ı kat’iyyesine kendi öz vatanının Ruslar’dan ümid ettiği menafi’-i maddiye ve maviyyeye rağmen Sovyet Rusya aleyhine mücahedeye karar verdi. İşte şimdi Enver, Vusta Asya’da ve Afganistan’da böyle bir şahsiyet olmak üzere kabul olunuyor ve tebcil ediliyor. Bu sözlerimi mübalağaya veyahut bir maksad-ı mahsusa hamletmeyiniz, hakikat ayniyle böyledir ve böyle zamanlarda en salim kararlar verebilmek için hakikatleri aynen ortaya koymak şarttır.
‘’Sevgili kardaşım Mustafa Kemal Paşa, bu mektubumu Tiflis’te yazacaktım. Fakat bize dediler ki, bu trenin Batum’a muvasalatında İneblo’yu tutan bir İtalyan postası varmış, onu kaçırırsan on beş gün daha beklemek icap edermiş. Bizim ise artık kaybedecek zamanımız kalmadığı için İsmet’in Tiflis’te kalmayarak doğruca Batum’a geçmesini ve oradan ilk vapur ile İnebolu’ya ulaşmasını tensib ettim. Ve binaenaleyh bu mektubumu da sallana sallana trende yazmaya mecbur oldum. Sizin asker gözleriniz böyle yazılar okumaya elbet alışkındır.
Şimdi iki gözüm, Vusta Asya için, daha doğrusu bütün Müslüman Asyası için bugünün en mühim meselesi, Enver’in Buhara’da teşebbüs ettiği işlerdir. Enver, avantüriyelerin yapabilecekleri en son işi de yaptı. Kendisini Buhara Emiri ilan etti ve buna bir şekl-i meşruyeti vermek için sabık Buhara Emiri de Enver namına terk-i saltanat etti. Buhara uleması bu emaretin meşruiyeti hakkında fetvalar ısdar ettiler. Binaenaleyh şimdi bizim Enver, Buhara Emiri namı altında Buhara hükümet-i cumhuriyesi aleyhine harbediyor. Sovyet Rusya hükümeti de Buhara cumhuriyet hükümetinin müttefiki sıfatıyla ordusuyla o hükümete yardım ettiğinden, bittabii onlarla Enver arasında muharebe ilan edilmiş bulunuyor. Vusta Asya’daki İslam alemi ile Rusya’daki İslam alemi, Enver’in bu teşebbüsü üzerine büyük bir intibaha uğradılar. Herkes, Enver’in bu hareketinde haklı olduğunu teslim ediyor. Mâhâzâ bunun vakitsiz olduğunu da söyleyenler de az değil! Ben bu mektubumu pek mufassal yazmak ve bütün bu meseleyi gayet esaslı bir surette tasrih etmek isterdim. Fakat trende bu kadar mühim bir meseleyi tedkike matuf uzun yazılar yazmak kabil olamayacak zannediyorum.
Enver, teşebbüs ettiği bu hareketle Ruslar’a karşı da, Asya alem-i İslam’ına karşı da ilan etti ki, Ruslar Müslümanların azadisi ve serbestisi için birçok şeyler vaadettikleri halde bunların hiçbirini yapmadılar ve Müslümanlar için ihtilalden başka çare kalmadı. Ve binaenaleyh onların başına geçti ve Ruslar’ın hoş geçinmek hakkındaki karar-ı kat’iyyesine kendi öz vatanının Ruslar’dan ümid ettiği menafi’-i maddiye ve maviyyeye rağmen Sovyet Rusya aleyhine mücahedeye karar verdi. İşte şimdi Enver, Vusta Asya’da ve Afganistan’da böyle bir şahsiyet olmak üzere kabul olunuyor ve tebcil ediliyor. Bu sözlerimi mübalağaya veyahut bir maksad-ı mahsusa hamletmeyiniz, hakikat ayniyle böyledir ve böyle zamanlarda en salim kararlar verebilmek için hakikatleri aynen ortaya koymak şarttır.
Adi şakilere, Çakırcalı Efe gibi basbayağı yol kesicilere velayet isnad edecek zihniyette bulunan kütle-i avam, Enver Paşa gibi mücahidin, İslamiyetin sergerdesi telakki edilen bir zatın güya bütün debdebe ve saltanatını, dârât ve hemşemini terkederek dağların müşkil ve öldürücü hayatına razı olduğunu görür de onun hakkında neler tasavvur etmez? Binaenaleyh her kim bugün Enver’in alyhine re’y-i hod ile ve şahsen hareket ederse, Müslümanlar onun hareketini hoş görmeyeceklerdir. Acaba Enver bu hareketinde muvaffak olabilecek mi? Bence hayır, bin kerre hayır! Enver kat’iyyen muvaffak olamaz ve Enver’in teşebbüs ettiği hareket ne kadar çok mukavemet ederse, neticede düçâr olacağı harabi o kadar şedid olacaktır. Enver’in bu teşebbüsünü o halde biz nasıl karşılamalıyız? Onu hiç gayr-i vaki gibi telakki ederek meskut geçiştirelim mi? Takbih ettiğimizi alenen söyleyelim mi? Bir parça ümmid-i muvaffakiyet varsa, hiç olmazsa azıcık ve mesela manen teşvik edelim mi? Eğer, Rusya Sovyet Cumhuriyeti’nden Anadolu için ve hatta bütün alem-i İslam için fevaid-i maddiye istihsali emelinde isek, bittabii Enver hareketini sükût ile geçiştiremeyiz. Tarafdar veya aleyhdar olduğumuzu behemehal ızhar etmek mecburiyetindeyiz. Bunu yalnız Rusya hükümetine karşı ağızdan kulağa tarzında söylemek de kifayet etmez. Behemehal, alenen bir şeyler söylemek lazım. Zira bugün Rusya’da umumileştirilmek istenen fikir, ‘’Bu hareketin Enver-Sovyet Rusya ihtilafı değil, Rus-Türk asırdide mücadelesinin yeniden başlanmasıdır.’’ fikridir. Bizim yalnız resmi zevat lisanından arşivlerde kalacak surette edecek takbihatımız, ‘’tazıya tut, tavşana kaç’’ kabilinde telakki olunur. Hatta, ‘’ÇEKA’’nın en mühim rüesasından biri olan Peters, bana bila-tereddüd demişti ki: ‘’Buhara’da ve Türkistan’daki efkâr-ı umumiye Buhara işinin sizin tarafınızdan mahirane bir surette ihzar edildiği ve Enver Paşa’nın icra memuru olarak gönderildiği zemindedir ve sizin Türkistan ve Buhara Müslüman alemindeki nüfûz-ı maneviniz Enver Paşa’nınkinden çok yüksektir. Binaenaleyh sizin tarafınızdan Enver Paşa’nın teşebbüs(ünün) alenen takbih edilmemesi filhakika sizin de Enver Paşa harekatında şarik olduğunuz hakkında bizde bir şüphe tevlid edebilir.’’ İşte bu mütalaa üzerine idi ki, ben de İsmet Bey vasıtasıyla bir suretini size gönderdiğim enterviyöyü İzvestiya gazetesiyle neşrettirmeye mecbur olmuştum. Ruslar enterviyöyü benim yazdığım gibi neşretmediler fakat fikr-i umumi yine odur. Fakat iş bununla bitmez. Biz, Enver’e karşı gayet sarih ve kat’i mevkimizi tayin etmeli ve onun hareketini tasvip edip etmediğimizi açıkça söylemeliyiz. Afgan Emiri’ne yazdığım mektubun bir suretini size gönderiyorum. Ondan da istidlal edersiniz ki, ben artık […] tamamiyle ızhar ettim: ‘’Enver Paşa hatâ-yı azîm-i siyasî irtikâb etmiştir. Ona yapılacak muavenetlerden hiç bir netice ve muvaffakiyet çıkmaz. Enver, behemehal mağlup olacaktır. Binaenaleyh, Enver’e yardım etmek bu hata-yı azîmin temadisini istemek demektir’’ dedim ve bundan sizin de benimle hemfikir olduğunuzu ilave etmekte tereddüd etmedim. Ben eminim ki, Anadolu’da da bir kısım nâ[…]lar, Enver hareketinde bir ulviyet tasavvur edeceklerdir. İşte onları tenvir etmek ve Anadolu’nun Enver hareketi hakkındaki kanaat-i kat’iyyesini bütün cihana ilan etmek, zannediyorum ki Vusta Asya İslam aleminin müdebbir-i vicdanı olması için iki seneden beri pek çok emekler ve himmetler sarfettiğim Anadolu Büyük Millet Meclisi Reis-i Âlîsi için bir vazifedir.
Enver’in bu son hereketi neticesinde hiç şüphe yok ki hiç menzilesine inecektir. Fakat siz bütün alem-i İslam’ın minnetdârâne ve istirhamkârâne nazarlarının in’itafgâhı olan Gazi Mustafa Kemal Paşa, bu zavallı Müslümanlar’a Enver’in şimdiki teşebbüsünün fenalıklarını şimdiden söylemek, onları merhametsizce cezalara düçâr olabilecekleri çılgınca teşebbüslerden tevakkiye davet etmek mecburiyetindesiniz. O zaman ne olur? Vusta Asya milletlerinin halâsı mücahedesini takip etmekte bulunan benim gibi arkadaşlarınız daha büyük bir kuvvet-i kalb ile mücahedelerinde devam edebilirler ve o alemi Ankara’nın lâyetegayyer bir peyki haline getirmeye[…] bulunurlar. En mühimi de, Rusya Sovyet Cumhuriyeti, Ankara’nın ve onun sayesinde bulunan âlem-i İslâm’ın kendisine hakikaten dost olduğunu görerek Anadolu’ya yaptığı muavenetleri mertebe-i âzamiye isâl eder.
Moskova’dan heraketimden bir gün evvel Karahan nezdine berây-ı veda gitmiş idim. Onlar benim sizinle ya şifâhen veya telli telgraf vasıtasıyla görüşmek üzere Türkiye’ye gitmek üzere olduğumu bildikleri için bana aynen şu sözleri söyledi:
’’Cemal Paşa, rica ederim, Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne benim tarafımdan Rusya Hariciye Komiserliği namına iblağ ediniz ki, Ali Fuad Paşa hadisesi haddizatında elim bir hadise olmakla beraber Ankara hükümeti ile Rus Sovyet Cumhuriyeti arasındaki dostluğa en ufak bir zarar iras edebilecek mahiyetten pek uzaktır. Her ne cereyan ederse etsin, bizimle Ankara hükümeti arasında en ufak hiç bir suretle haleldar olmayacak samimi bir dostluk payidar olacaktır. Buna, Mustafa Kemal Paşa Hazretleri emin olsunlar. Zât-ı âlîniz, Ankara hükümeti ile aramızdaki dostluğa en mühim amillerinden biri olduğunuz için size çok müteşekkiriz ve ümid ederiz ki Asya İslam alemi ile Rusya Sovyet Cumhuriyeti arasındaki münasebât-ı dostânenin takviyesine mâtuf olan mesainizde kemâkân devam edeceksiniz.’’
Hakikaten o gün Karahan’ın mükâlemâtında bilkülliye tehavvül vardı. İki aydan beri birkaç defa gördüğüm Karahan’da o gün büyük bir tehavvül görüyordum. Aynı tehavvül Şark-ı Karîb Umûru Müdiri olan Postohof’da da grülüyordu. O gün Karahan’ı görmüş olan Moskova sefareti başkâtibi Aziz Bey de, Karahan’ın ifadatında Türkiye hakkında büyük bir tehavvül-i fikri mevcud olduğunu hissetmiş. Şimdi bundan bir netice çıkarsa, sizin Enver Paşa’nın son teşebbüsü hakkında ittihaz edeceğiniz vaziyetin resmen ve alenen ilanından başka birşey olamaz. İşte o zaman büyük bir fayda hâsıl olacak ki, siz Rusya’dan birçok paralar, silahlar, malzemeler talep ve istihsâl edebileceksiniz ve bu sayede bu senenin sonbaharı nihayetinde Yunanlılar’a bir hareket-i taaruziye icrasına muvaffak olacaksınız.
Aman kardaşım! Gayrıdan gelecek vaadlerin hiçbirine itimad etmeyiniz. Size ancak Rusya’dan muavenet-i maddiye gelebilir. Yunanlılar’ı uzun müddet Eskişehir-Ankara hattında tutmak da caiz değil. Bunun için muhtaç olduğunuz vesaiti Ruslar’dan isteyiniz. Eğer Moskova’da sizin ve Ruslar’ın itimadı kat’iyyesini kazanmış bir sefiriniz bulunursa, Ruslar’dan sizin için pek az zamanda mühim şeyler istihsal etmek mümkün olur.
Mektubumda hiçbir intizam kalmadığını görüyorum fakat hey’et-i umumiyesi düşüncelerimi size iblağ edebiliyor.
Ben, şimdi de biraz İran’dan bahsedeceğim. İran, bugünün vaziyetine nazaran bizim pek büyük bir ehemmiyetle ayağımızı basabileceğimiz bir mevkidir. Orada İngiliz nüfuzu sallanıyor, Rus nüfuzu çıktı, giremiyor; yerliler bir şeye muktedir değiller. O halde işte Ankara Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin kuvvet ve kudretle yerleşebileceği bir Müslüman memleket daha! Rica ederim, İran’a pek mühim bir sefir gönderiniz ve ona mühimce miktarda para da veriniz. Moskova’daki sefiriniz vasıtasıyla Rus hükümetiyle anlaşarak İran’da müşterek bir plan takibi suretiyle İngiliz nüfuzunu tard ve def’ edebileceğimizi ve İran’ı artık müdahalat-ı hariciyeden siyanet edecek vechile tensik ve ıslah edebileceğinizi söyleyiniz ve onlardan da alacağınız vesaitle sefirinize terfik edeceğiniz insanlar ve mütehassıslar vasıtasiyle İran’ı Afganistan gibi tensik ve ıslah ediniz. Bunlar kabil-i icradır ve pek çok mesaiye müktezi değildir. Yalnız pek güzel bir sefir intihab ediniz ve ona salahiyet-i vasia veriniz. Afganistan, Moskova, İran, Bakü ve Tiflis sefirleriniz arasında pek samimi revabıt tesis ediniz. Onları bizzat şahsınızla idare ediniz, direktiflerinizi siz veriniz. Pek yakın bir zamanda öyle bir kitle husûle gelir ki…
Şimdi, söylediklerimi hülâsâ edeyim:
Evvela, sizinle makine başında görüşmeye behemehal muhtacım. Binaenaleyh beni ya Kars’a veya Trabzon’a bizzat sizin davet etmenizi isterim. Bu benim Afganistan’da, Vusta Asya’da ve Moskova’da mevkiimi fevkalade takviye edecektir.
Enver’in harekâtı hakkındaki kanaatinizi mübeyyin Afgan Emiri’ne benim vasıtamla bir mektup gönderiniz. Mektubu İsmet’e veriniz, bana getirsin.
Moskova’ya gayet faal, zeki ve Ruslar’ın tamamiyle itimadını haiz birisini sefir gönderiniz. Ruslarla aranızda en ufak bir emare-i ihtilaf gözükmemeli. Bu aralık Ruslar’dan çok şey koparmak mümkündür.
İran’a mükemmel hey’et-i sefaret gönderiniz. Bol malzame-i takviye şarttır.
Enver’in hareket-i âhıresini tevbih eder tarzda bazı beyânatta bulununuz. Ben böyle düşünüyorum. Eğer sizin başka mütalâalarınız varsa, Kars’ta makine başında görüştüğümüz zaman uzun uzadı beyân edersiniz. Mütalâalarımı başkaca yazarım ve ortaya bir hakikat çıkarırız.
Artık yazacak birşeyim kalmadı. Arkadaşların gözlerinden öperim. İsmet’in Ankara’ya muvasalatının ertesi günü Muhtar Bey vasıtasiyle göndereceğiniz. telgrafa büyük bir sabırsızlıkla intizar edeceğimi arzederek gözlerinizi öperim kardaşım.’’
Ahmed Cemal
*’’[…]’’ ibareli kısımlar, mektupta okunmayan kısımlardır.
Kaynakça: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İttihadçı’nın Sandığı, Murat Bardakçı.