Almanya-Osmanlı ilişkileri, köklü bir geçmişe ve temele dayanmaktadır. 1871’de Alman milli birliğinin kurulmasına kadar Prusya ile sürdürülen ilişkiler bu tarihten itibaren Almanya ile devam etmiştir. Yakınçağ başlangıcından itibaren Prusya ile Osmanlı Devleti savaş halinde karşı karşıya gelmemişlerdir. Onun için XIX. yy.’dan sonraki Türk-Alman ilişkileri, hasmane olmaktan çok, ikili faydalanma ve dostluk esasına dayalı olarak gelişmiştir. Hatta bazı Almanlar, Türkiye ve Türkleri tanıdıktan sonra Türkleri kendilerine yakın gören yayınlar bile yapmışlardı. Von der Goltz, arkadaşı Schmiterlöw’e, “Eğitim görmüş Türk subayının Prusyalıya düşünce ve yaratılışta çok yakın olduğunu yazar”. Yine aynı dönemde Kannenberg, Türkleri “Doğunun Almanları” olarak adlandırmaktadır.
Osmanlı-Prusya ilişkileri 1718 yılına kadar iner. Karşılıklı dostluk mektuplarıyla başlayan ilişkiler uzun yıllar dostane bir şekilde devam etmiştir. Prusya’nın yükselişi Osmanlı Devleti’nin gerileme dönemine rastlar. Osmanlı Devleti bu dönemde ülkesi üzerinde emelleri olan Avusturya ve Rusya’ya karşı Avrupa denge siyasetinden yararlanma yoluna gitmiştir. Aynı şekilde Avusturya ve Rusya’nın yayılmasından rahatsız olan Prusya, Osmanlı Devleti’ne yakınlaşmayı uygun görmüştür. Prusya’nın Osmanlı Devleti ile ortak sınırı yoktu. Bu nedenle Osmanlı topraklarında yayılma isteği söz konusu değildi. Protestan bir devlet oluşu sebebiyle Katolik veya Ortodoks devletler gibi koyu bir Hıristiyan severlik siyasetine de sahip değildi. Bütün bunlar, Osmanlı Devleti ile Prusya’nın ilişkilerinin dostane olmasının zeminini hazırlamıştır.
III. Selim döneminde Prusya, Avusturya’nın Alman siyaseti ve Rusya’ya karşı başarılı olmak için Osmanlı Devleti ile karşılıklı esaslara dayalı bir antlaşma yapmıştır (1790). Bu antlaşmaya göre Prusya Osmanlı Avrupası’nda Rusya ve Avusturya’nın ilerlemeleriyle bozulmuş olan dengeyi düzeltmek için bütün kuvvetleriyle savaşa girmeyi vaad ediyordu. Buna karşılık olarak da Osmanlı Devleti, Prusya’ya; Akdeniz’de dost olarak kabul etmiş olduğu devletlere tanıdığı ticaret imtiyazlarını tanıyacak, ayrıca Rusya ve Avusturya’ya karşı Prusya’yı destekleyecekti. Bu antlaşmanın ardından Osmanlı İmparatorluğu ile Prusya ilişkileri büyük bir gelişme göstermiştir. II. Mahmud döneminde 1834’te Mektebi Fünûn-ı Harbiye adıyla açılan Harp Okulu’na Prusya’dan öğretmenler getirildi. İlk defa olmak üzere, Prusya Genelkurmayı’ndan von Moltke’nin başkanlığında bir askerî heyet Osmanlı ülkesine geldi. Osmanlı Topçu birlikleri Prusya subayları tarafından Prusya eğitimine göre yetiştirilmeye başlandı. Prusyalı ve Almanya subayları Birinci Dünya Savaşı ve hatta Cumhuriyet dönemi İkinci Dünya Savaşı yıllarına kadar çeşitli zamanlarda Türk ordusunun yenileşmesi sürecinde görev aldı.
Prusya döneminde başlayan Osmanlı-Almanya yakın ilişkileri, Özellikle II. Abdülhamid döneminde daha da artmıştı. II. Abdülhamid’den sonra Genç Türkler de Almanlarla yakın ilişkiler kurdu. Bu ilişkiler, Birinci Dünya Savaşı öncesinde ve esnasında, Almanların Türkler üzerindeki nüfuzlarının doruk noktasına ulaşmasını sağladı. Başlangıçta karşılıklı menfaat ilkeleri üzerine kurulan ilişkiler ne yazık ki, bir süre sonra Osmanlı aleyhine gelişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız en kısa süre içerisinde değerlendirilecektir. Hakaret içeren tüm içerikler '' Bilişim Suçları ve Yeni Türk Ceza Kanunu '' kapsamında ilgili mercilere bildirilecektir.